İnsan-Bilgisayar etkileşimi üzerine

İnsanlar ile bilgisayarların anlaşabilmesi için günümüze kadar biribirinden farklı arabirimler ve arayüzler tasarlanmıştır. Fare, klavye, mikrofon, renkli işaretleyici, kamera gibi arabirimler girdi bilgilerini toplarken, ekran, hopârlör gibi arabirimler ise çıktı bilgilerini sağlamaktadırlar. Tüm bu arabirimler aslında 4 temel bilgi parçasını kullanmaktadırlar : Yazı, sabit görüntü, hareketli görüntü (video) ve ses.

Bilgi Parçaları

Bu temel bilgileri düğme, sekme, yazı alanı, kaydırma çubuğu, pencere, menü gibi çeşitli arayüz modellemeleri ile kullanmaktayız.

Gereçler

Bu arayüzler üzerinde tıklama, seçme, gruplama, sürükleyip bırakma, yazma, seslenme, hareket etme gibi çeşitli eylemleri gerçeklemekteyiz.

Eylemler

Bu çerceve içerisinden baktığımızda elimizde milyonlarca alternatif veri girişi ve çıkışı yapabileceğimiz bir etkileşim dünyası ortaya çıkmaktadır. Fakat insanlar arasındaki iletişim mekanizmasını düşündüğümüzde aslında yukardaki arayüz çeşitlerinin ne kadarda mekanik olduğu ve bilgisayar ile iletişimimizde çok engelli bir arakatman oluşturduğu görülmektedir. Bu yapılar üzerine inşa edilmiş arayüzler ise insanların ilk bilgisayar deneyimlerinde sorunlar yaşamasına ve daha sonrasında ise verim ve zaman kayıplarına neden olabilmektedirler.

Peki bu arabirimler ve arayüzlerin ötesinde nasıl bir tasarım insan bilgisayar etkileşimi bir sonraki boyuta taşıyabilir. Bunun üzerine kafa patlatmadan önce insanlar arasındaki iletişim yapılarının detaylı olarak irdelenmesi gerekmektedir. İnsan iletişiminde vucut dili, ses tonu ve söz olmak üzere 3 ana eylem ön plana çıkmaktadır. Yapılan bir araştırmaya göre (Mehrabian and Ferris,’Inference of Attitude from Nonverbal Communication in Two Channels’ in The Journal of Counselling Psychology Vol.31, 1967,pp.248-52) iletişimde vucut dilinin etkisi %55, ses tonunun etkisi %38 ve söz/içeriğin etkisi ise %7 olarak ölçümlenmiştir. Bilgisayar ile iletişimizde ise gerçek anlamda vucut dilimizin yada ses tonumuzun hiç bir katkısı bulunmamaktadır. Fare yada klavye üzerinde yaptığımız parmak hareketlerini vucut dili olarak yorumlayanlar olabilir fakat bu noktada bir çelişki ortaya çıkmaktadır. Bir kişiyle iletişimimizde kullandığımız vucut dili anlatılan içeriği destekler ve tanımlar niteliktedir. Karşıdaki kişiye birebir olarak verilecek mesajı içermemektedir. Bu nedenle işitme engelliler arasında kullanılan işaret dilinden bir farkı bulunmamaktadır. Doğrudan bir çıkarımla bilgisayar iletişiminde normal hayatta kullandığımız etkileşim araçlarının sadece %7 lik bir kısmını kullanmaktayız.

Şu anki bilgisayar ile iletişimimizde kullandığımız tüm arayüzlerin ve arabirimlerin ciddi anlamda eksikleri bulunmaktadır ve insan-insan etkileşimden olabildiğince uzaktır. Yapılması gereken insanların kendi aralarındaki etkileşimde kullandığı yöntemlerin, bilgisayar ile etkileşimde de kullanılabilir hale indirgenmesidir.

 

Masaüstü ve web tarayıcısı savaşları

Son 2-3 yıla kadar masaüstü uygulamaları ile web uygulamaları ayrı kulvarlarda var olmuşlardır. Her iki ortamında işleyiş tarzları farklı olduğu için üzerinde çalışan uygulamaların nitelikleride farklıydı. Aslında 2-3 yıl öncesine kadar web uygulamaları kavramıda ortada yoktu. Flash’in kullandığı actionscript dilinin gelişmesi ve AJAX’ın ortaya çıkmasıyla birlikte deyim yerindeyse mertlik bozuldu. Web tarayıcısı üzerinde bir çok masaüstü uygulamasının benzeri çalışır hale geldi. Durum bu hale gelince herkesin aklına işletim sistemlerinin işlevselliğini yitirip yitirmediği sorusu gelmeye başladı. Çoğunluğu web sayfaları ve web uygulamaları geliştirerek yazılım sektörüne giriş yapmış olan genç kuşağın önderliğini yaptığı “İşletim sistemleri çöpe” kampanyası şu sıralar çok moda hale geldi. Tarayıcı haricinde hiç bir masaüstü uygulaması kullanmayan bir kuşak yeni yeni doğmaya başladı.

Uygulama dediğin hızlı olmalı, butona tıkladığında cevap vermeli, verilerimi bilgisayarımda tutmalı dediğinizi duyar gibiyim. Modaya ayak uydurmak istemeyenlerdenseniz size güzel haberlerim var. İşletim sistemi genç kuşağın dediği gibi çöpe gitmiyor. Aksine yakın gelecekte popularitesi artmaya başlıyacak. Neden mi? Çünkü masaüstü uygulamalarıda çağ atlamaya başladı. Masaüstü 2.0 kavramı ortaya çıktı. Masaüstü 2.0 demek işletim sistemi bünyesinde çalışan yerel uygulamaların globalleşmesi, sosyalleşmesi anlamına gelmektedir. Masaüstü 2.0 aslında masaüstünde çalışan uygulamaların internet ile entegre bir şekilde çalışmaya başlamasıdır. Son zamanlarda populerleşen gereçler (Hava durumu, lig fikstürü, rss okuyucular) masaüstü 2.0 mantığına en uygun örneklerdir. Bu uygulamacıklar masaüstünde çalışmalarına rağmen web uygulamaları ile eş zamanlı olarak haberleşebilmektedirler.

Bence masaüstünden vazgeçmeyin ama her zamanda çevrimiçi olun. Kendinizi yalnızlığa mahkum etmeyin.

Gereçler (widgets) üzerine daha ayrıntılı bir yazımı yakında yayınlayacağım.